Yorgunluk nedenleri ve başa çıkma yolları

Yorgunluk nedenleri ve başa çıkma yolları
İş performansını, aile yaşamını ve sosyal ilişkileri olumsuz etkileyen yorgunlukla başa çıkabilme yolları…

Amerikan Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Prof.Dr.Sunay Sandıkçı genel güçsüzlük, çabuk yorulma ve konsantrasyon güçlüğü olarak ifade edilen yorgunluk, çok sık rastlanan bir semptomdur. İş performansını, aile yaşamını ve sosyal ilişkileri olumsuz etkidiğini belirtti.

En sık nedenler aşırı egzersiz, uyku bozukluğu, beslenme yetersizliği, kondüsyon eksikliği, üst solunum yolu enfeksiyonları, kansızlık, tiroid hastalıkları (tiroidin az veya çok çalışması) akciğer hastalıkları, ilaçlar, viral hastalıklar, kanser ve depresyondur. İlaçlar, özellikle de sakinleştiriciler, depresyon, allerji ve tansiyon ilaçları, kas gevşeticiler ve pek çok antibiyotik yorgunluğa neden olabilir. Altı aydan uzun sürmesi halinde kronik yorgunluktan bahsedilir.

Kronik yorgunluğu olan olguların 2/3’ünden psikiyatrik hastalıklar, özellikle de depresyon(%58), panik bozukluk(%14) ve somatizasyon bozukluğu(%10) sorumludur. Kronik yorgunluğun %10’undan azını “kronik yorgunluk sendromu” oluşturur ki; bu durumda tıbben açıklanamamış mental ve fiziksel yorgunluk hali ile birlikte uykuda dinlenememe, konsantrasyon güçlüğü ve grip benzeri semptomlar( baş ağrısı, kas ağrısı, eklem ağrısı, boğaz ağrısı, halsizlik) mevcuttur. Kronik yorgunluk sendromu, çoktan beri bilinen, eskiden nevrasteni dediğimiz, fizik inceleme ve laboratuvar tetkiklerinde anormallik olmasa da gerçek bir hastalıktır. Fiziksel, mental veya duygusal aşırı yükün oluşturduğu stresi tolere edememe, stresle başedememe söz konusudur. Etyolojisinde pekçok faktörün rolü olduğu biliniyor.

İnfeksiyonlar, fizik travma, depresyon, uyku bozuklukları, bağışıklık sisteminde bozukluk, endokrin ve metabolik bozukluk ve kişiliğin rolü var. Kadınlarda, eğitim düzeyi ve mesleki statüsü düşük olanlarda ve genç-orta yaş grununda daha fazladır. Sürekli veya tekrarlayıcı yorgunluğu olanlarda fizik muayene ve rutin testler normalse akla gelmelidir.

Kronik yorgunluğun değerlendirilmesinde öykü çok önemli. Fizik muayene ve laboratuvar testleri destekleyici veri sağlar. Öyküde yorgunluğun başlangıcı, seyri, süresi, günlük paterni, azaltan veya artıran faktörler, günlük yaşantıya etkisi, uyku miktarı, düzeni ve kalitesi, uykunun semptomları iyileştirip iyileştirmediği sorgulanmalı, kullanılan reçeteli ve reçetesiz ilaçların doz ve şemaları gözden geçirilmeli, organik hastalıklar yönünden karekteristik diğer belirtiler sorgulanmalıdır.

Egzersiz-uyku-beslenme arasındaki dengesizlikten olan fizyolojik yorgunlukta altta yatan tıbbi bir sorun yoktur ve dinlenmekle düzelir. Organ hastalığına bağlı yorgunluk, genellikle aktivite ile ortaya çıkar. Depresyonda, kişi genel olarak hiçbirşey yapamayacağını tanımlar. Kronik yorgunluk sendromunda ise yorgunluğun egzersizle ilgisi yoktur, istirahatle de geçmez.

Laboratuvar testleri, öykü ve fizik muayene spesifik hastalığı düşündürmedikçe sınırlı olmalı. Tam kan sayımı, sedimantasyon, kan şekeri, karaciğer ve böbrek fonksiyonları, elektrolitler, TSH, tam idrar tetkiki, ağrı veya kas zayıflığı varsa kreatinin kinaz bakılmalı. Öykü ve fizik muayenede pozitif bulgu olmadan yapılan ayrıntılı testlerin tanıda değeri az. Örneğin bir çalışmada ana yakınması en az 1 aydır yorgunluk olan 100 erişkin hastada laboratuvar testleri tedaviyi sadece %5 hastada etkilemiştir.

Tedavi kişiye göre düzenlenmeli.
•Fizyolojik yorgunlukta yeterli (erişkinler için geceleri 7-8 saat)ve iyi uyku önemli.

Uyku hijyeni için genel öneriler:
– sabahları kalkış saatlerinizi düzenleyin
– ögleden sonra aktivitenizi artırın
– akşamları veya yatmadan önce egzersiz yapmayın
– gündüzleri bol ışıklı ortamda bulunun
– yatmadan önceki 2 saat içinde ılık duş alın
– akşamları kafein, nikotin, alkol, fazla yemek ve içecekten sakının
– yatak odanızı sadece uyumak için kullanın
– yatarken ışığı ve televizyonu kapatın

•Düzenli egzersiz, enerji düzeyini artırır ve neden ne olursa olsun yorgunluğu azaltır. Düzenli orta düzeyde aerobik egzersizin (haftanın çoğu günü 30 dakika yürüyüş veya eşdeğeri) hastalıkla ilgili yorgunluğu istirahatten daha etkin olarak azalttığı gösterilmiştir.

•Depresyonu olanlarda antidepresif ilaç tedavisi önerilir. Antidepresanlar yorgunluğu artırabilmesine rağmen 6-8 hafta kullanmadan kesilmemeli. Egzersizle kombine edildiğinde ise sonuçlar daha iyi.

•Kahvenin uyarıcı etkisi var ve geçici olarak performansı artırır.

•Kronik yorgunluk sendromunda 2 yaklaşımın (bilişsel davranıs terapisi ve kademeli egzersiz tedavisi) faydası kanıtlandı. Bilişsel davranış terapisi, iyileşmeyi geciktirecek inanç ve davranışlarını değiştirmeye yönelik olarak seanslar halinde düzenlenir. Düzeyi giderek artırılan egzersiz tedavisi yorgunluğu azaltır. Olguların yaklaşık %40-50!sinde bu tedavilerle yorgunluk azalmakta. Gerek klinik deneyimler, gerek araştırmalar, kronik yorgunluk sendromu tedavisinin güç olduğunu göstermektedir.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir