Sonay Dikkayadan samimi açıklamalar

Ünlüler obeziteden nasıl korunuyor? Dr. İsmail Ağar sordu onlar anlattı…

Özellikle 30 yaşından sonra, eskisi gibi metabolizmamın hızlı çalışmadığını ve kolay kilo veremediğimi görüyorum. Şişmanlık kişinin hem fizyolojisini hem psikolojisini bozan bir şey. Şişman kadın şişman erkek gördüğümde öncelikle onlar adına üzülüyorum.

Çevrenizdeki şeker hastalarının ne kadar arttığının farkında mısınız. Yeni araştırmalar ülkemizde her yüz kişiden yarısında şeker hastalığına rastlandığını gösteriyor. Bu araştırmalar toplumun hızlı bir şekilde şişmanladığını da ortaya koyuyor. Bu bilinçli beslenme ve hareket alışkanlığının kaybolmasının faturası. Fakat gözden kaçırılan bir şey var fatura giderek kabarıyor. Ekranların başarılı haber spikeri Sonay Dikkaya da şişmanlığın insanlar için çok büyük bir tehdit olduğunun farkında olanlardan.

“Son zamanlarda kimle konuşursam ya şeker hastasıyım ya da şekerim olduğu ortaya çıktı” diyor ve ekliyor “Bunların pek çoğu kilo sorunu yaşıyor. Bu da çok ürkütücü görünüyor.” Sonay Hanım’ın da obezite konusunda ne kadar duyarlı ol duğunu bildiğim için beslenme alışkanlığını sorguladığım ünlü isimlerden biri oldu. Onun mutfağında neler oluyor, çocuğuna sağlıklı bir yaşam alışkanlığı kazandırabilmek için neler yapıyor, formunu nasıl koruyor tüm bunları sormak istedim. Ve hoş bir sohbet oldu. Bakın Sonay Dikkaya nasıl başladı konuşmasına:

“Tek başına yaşamlar bizi şişmanlattı

“Hayat şartlarının değişmesiyle beslenme alışkanlıkları da değişiyor. Maalesef zamanla yarışmak zorunda kalmak ve her konudaki dejenerasyon, beslenme şekillerinin de dejenere olmasına sebep oldu. Doymak, hızla tüketmek çoğunluğun tercihi haline geldi. Eskiden insanların ailece evlerinde bir araya gelmeleri bile, yemek yeme tarzını belirleyebiliyordu, oysa şimdi tek başına yaşamlar, aile ve akraba ilişkilerinde kopmalar psikolojik olarak da hepimizi etkilediğinden, beslenme artık sadece bir ihtiyaç, zorunluluk gibi algılanır oldu.

Çocukluğumdan beri sofra düzenine alışık bir insan olmama rağmen, ben de hayat şartları yüzünden hızlı beslenme alışkanlığı edinir oldum. Doktorların ve tüm beslenme uzmanlarının tavsiye ettiği gibi sofralarımızda; etiyle sütüyle sebzesiyle balığıyla yapılan az yağlı, tuzu şekeri kıvamında yemekler yenirdi, şimdiyse sofra kurma, sofrada bir araya gelebilme adabı bile değişti.”

Bu hızlı beslenme alışkanlığı yağlı, tuzlu, hamurlu ya da fast food yeme alışkanlığı mı edindirdi sizce?

Çok küçük yaşımdan itibaren annemden az yağlı, az tuzlu yemek yapmayı öğrendim. Bu yüzden halen sağlıklı yemek pişirmeye dikkat ediyorum. Genelde mevsimine uygun sebze ağırlıklı besleniyoruz. Dikkat etmeye çalışıyorum ancak bir türlü haftada en az 2 kere balık yiyebilme alışkanlığını oturtamadık. Tabii ki hamur işi alışkanlıklarımızdan da maalesef vazgeçemiyoruz.

 Bu tutum ona en büyük mirasın olacak. Mutfağında neler pişiyor?

Mevsimine uygun her tür sebzeyi pişiri-yoruz evimizde. Meyveyi sevmeme rağmen alıp yemeye üşeniyorum, beslenme şeklim-deki en büyük kaybım olsa gerek. Favori yiyeceklerimiz zeytinyağlı kereviz ve kıymalı pırasa şu aralar. Maydanoz, dere otu, taze nane, tere, roka, fesleğen gibi otlara her zaman yer veririm. Özellikle yaban mersini, kuru kayısı, ceviz, badem, fındık, pekmez, enginar, kereviz, yeşil mercimek, kuru üzüm, kuru dut oğlumun yemeklerine kattığım şeylerdir. Mesela patates kızartması yerine, patatesi haşlayıp soğanla kavurup ya da sütle püre haline getirip yemeyi tercih ediyoruz. Özellikle 30 yaşından sonra, eskisi gibi metabolizmamın hızlı çalışmadığını ve kolay kilo veremediğimi görüyorum.

Şişmanlık kişinin hem fizyolojisini hem psikolojisini bozan bir şey. Şişman kadın şişman erkek gördüğümde önce lik le onlar adına üzülüyorum. İdeal kilomuzu bulup onu koruyabilmeliyiz. Sadece estetik açıdan bakmamak lazım, sağlıklı olabilmek, bağışıklık sistemimizi koruyabilmek için doğru ve dengeli beslenmeliyiz. Bu arada kendimize olan güvenimiz açısından da görüntümüzün daha iyi olabilmesi için, ruh sağlımız için, ileride olabilecek sağlık sorunlarını engellemek için her türlü besinden yeteri kadar tüketmeli, hiçbir konuda da aşırıya kaçmamalıyız.

 Hızlı bir tempon var. Kaçamakların oluyordur mutlaka ne zaman kilo almaya başlıyorsun?

Düzensiz uykular, hızlı yaşam temposu içersinde sadece doymak için yemek yemeler, sağlıksız abur cubur tüketimi, tatlı yeme isteğimin zaman zaman artması, evden çok sokakta zaman geçirmek zorunda kalıp fast food yemelerim, iştahım açık olduğu zamanlarda geceleri uykumdan uyanıp bile dolabı kanştırmalanm, kilo almama sebep oluyor maalesef! Kilo aldığımı hissettiğimde tüm bu şartlan değiştirmeye çalışıyorum ve tabii ki spor yapıp yemek şeklimi düzene sokuyorum.

Ben çocuğuna her türlü sebzeyi yediren bir anneyim

Ama oğlun söz konusu olduğunda, beslenmede hatalı gördüğün her şey değişti herhalde…

Elbette hiçbir anne çocuğunun kötü beslenmesini istemez ama tabii ki yapılan çok yanlışlar var. Ben bunu da yine toplumsal şartlara ve toplumun yeni alışkanlıklarına bağlıyorum. Benim oğlum ultra prematüre olarak doğduğu için fazlasıyla özen gösterdim beslenmesine, halen de bunu sürdürüyorum.

Çocuğuna tüm sebzeleri yediren bir anneyim. Kendimle ilgili planlı olduğumu pek söyleyemesem de, oğlumun yemek düzeninin her zaman korunmasına özen gösterdiğimi söyleyebilirim. Gün içersinde tahılından, sebzesine, etine, meyvesine kadar yeterli ve düzenli beslenmesini sağlıyorum ve zararlı her türlü yiyecekten uzak durmasını başarıyorum.

Beş çaylarında keki, böreği bırakıp yürüyüş yapalım

Adım başı açılan spor merkezleri, insanlara spor yapma alışkanlığı edindirme tavsiyeleri… Ne kadar çaba sarf etsek de hep zamansızlıktan şikayet ediyoruz, tembellik yapıyoruz bu konuda da. Oysa gün içersinde ki bazı alışkanlıklarımızı bile değiştirmek bedenimize fayda sağlayacaktır. Örneğin, her yere arabayla gitme alışkanlığından vazgeçip, yürümeye çalışsak, asansöre binmeyip merdiven çıksak, uyandığımızda günde 10 dakika bile olsa jimnastik hareketleri yapsak, kafelerde oturup zaman geçireceğimize, temiz havada yürüyüşlere çıksak…

Sağlıklı bedenler için sağlıklı beslenmeye çalışıp, bol bol hareket edelim. Bu alışkanlığı ister istemez çocuklarımıza aşılamış olacağız. Şişmanlık karşısında uygulanacak aslında çok basit önlemler var ama bunlar için öncelikle herkesin kendi iradesine ihtiyaç var. Sağlıklı bedenler için sağlıklı beslenmeye çalışıp, bol bol hareket edelim. Bu alışkanlığı ister istemez çocuklarımıza aşılamış olacağız.

Çünkü ebeveynler çocuklar üzerinde ilk ve önemli rol model. Yaptıklarımızı yediklerimizi örnek alıyorlar. Bu anlayış gerek kendimizi daha da önemlisi her şeyden çok sevdiğimiz koruduğumuz ve gözettiğimiz çocuklarımızı gelecekte şişmanlıktan ve ona bağlı hastalıklardan korumamızı sağlayacaktır.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir