Kurban Bayramınız Kutlu Olsun
YUREGİNİNSESİ.COM ailesi olarak tüm Türkiye’ye mutlu, sağlıklı, kazasız ve sevdikleriyle birlikte bir bayram diliyoruz.
Bayramlar hayatı idrak etme ve yenilenme fırsatı sunar
Günümüz insanı, daha iyi yaşamak ve mutlu olmak için, modern hayatın sunduğu her şeye sahip olma yolunda hızla ilerliyor.
Bu uğurda aklını-fikrini, sağlığını, enerjisini ve vaktini harcıyor. Maddî anlamda daha iyi şartlarda yaşıyor, hayat standartları her geçen gün yükseliyor. Buna paralel olarak refah seviyesi yükselmiyor. Çok çalışıyor, çok tüketiyor ama ruhen yorgun ve mukavemeti zayıf. Hayatı bir bütün olarak değerlendirmeye, muhasebe etmeye ne cesaret edebiliyor ne de zaman bulabiliyor.
İşte bayramlar, hayatın rutinini kırıp, biraz soluklanmak, her şeyi yeniden düşünmek, farklı şeyler yapmak ve yenilenmek için nice fırsatlara gebedir. Fakat insan bu fırsatlardan, fark edebildiği ölçüde istifade edebilir. Bayramı en iyi şekilde değerlendirmek, güzelliklerinden istifade etmek için “bayrama özel” bir hayat programı çıkarmak ve zorlanarak da olsa uygulamak gerekir. Çünkü alışkanlıklardan kurtulmak kolay olmayacaktır. Peki bayramın bize sunduğu fırsatlar nelerdir?
Aile bağımızı güçlendirme fırsatı verir: Yoğun iş ve okul hayatı sebebiyle anne, baba ve çocuklar akşama kadar birbirini göremiyor. Aile fertlerini akşam da, birbiri ardına başlayıp biten diziler, başına oturulduğunda kalkılamayan internet ve oyunları bekliyor. İyi planlanan bayram, bu kısır döngüyü kırar, aile fertlerini ortak paydada buluşturur. Coşkulu, heyecanlı ve unutulmaz anlar yaşanır.
Sevilen insan olma fırsatını kaçırmayın: Sevgi, insanın değerli bir varlık olduğunu hissettiren bir iksirdir. İnsan daha bebekken çevresi tarafından sevilmeye başlar. Eğer kendisini seven insanlara karşı vefalı olur, ziyaretlerine gider, gönüllerini alırsa bu sevgi devam eder. İnsan ancak, ailenin, akrabaların ve dostların karşılıksız sevgisiyle tatmin olur. Bu yüzden, bayramı bayram yapan dinamiklerden biri de sıla-i rahimdir.
Yalnızlıktan kurtulma imkânı bulursunuz: Bayram vesilesiyle dostlarımızla tekrar irtibat kurmak, bizi daha huzurlu, daha güçlü ve ümitli kılacaktır. Gönülden sohbet edeceği, dertleşeceği, fikir alışverişinde bulunacağı dostlara sahip olan insan, daha huzurlu, ümitli ve problemler karşısında daha güçlüdür.
Bencillik ve hırstan kurtulabilirsiniz: Kurban kesmeyenlere et vermek, imkânı olmayanlara giyim-gıda yardımı yapmak, en güzel yemeklerle donattığı sofrasını paylaşmak, bencillik ve hırsın ilacıdır. Böylece bencillik “biz”e, hırs da şükre dönüşür, insan da gerçek huzuru bulur. Paylaşmanın ve bereketin manası daha iyi anlaşılır, insan da sorumluluk şuuru kazanır.
Suizan kaynaklarını kurutun: İnsanlar arasındaki ilişkilerde, ilahi ölçüler yerine nefis kaynaklı benlik hâkim olduğu için, sudan sebeplerle dargınlıklar oluşur. İnsanlar, bir hatasından dolayı dostuna, akrabasına, hatta ana-babasına küsüp irtibatı koparabilir. Herhangi bir sebeple kızıp da küstüğünüz veya öylesine görüştüğünüz varsa, bu bayram sizin için bir fırsattır. Böylece hem suizan azabından kurtulur rahatlarsınız hem de o insanların gönüllerini alır, dostluklarından mahrum kalmazsınız.
Kronik sorunlara çözüm fırsatı bulabiliriz: Yardımlaşma deyince sadece maddî konular akla geliyor. Hatta içinden çıkamadığı bir probleme düçar olan kişiye, yardımcı olmaya çalıştığınızda “akıl vereceğine para ver” demesi, her şeyin parayla hallolacağına dair inancın varlığını gösteriyor. Bir kişinin aylardır hatta yıllardır kendi başına çözemediği bir sorunu, başka biri çözebilir veya çözüm yolunu gösterebilir. Bayram sohbetlerinde insanlar samimi ortam hissederlerse birbirine açılır, dertleşir. Belki sorun olarak görmedikleri konularda bile yeni açılımlar yakalayabilir.
Hayata bakışımızı güncelleyebiliriz
Günümüz insanları hastalık, yaşlılık, ölüm, maddî-manevî iflas gibi durumlara düşenlerden uzak durmaya çalıştığı gibi, hayatın manasını idrak etmiş bilge insanlardan da uzak duruyor. Bu durum, modern hayatın tek seçenekli mutluluk ve haz endeksli yaşama öğretisinden kaynaklanıyor. Aslında hayatın farklı merhalelerindeki insanlarla beraber olmak, gerçek hayatı idrak etmeye vesiledir.
Hasta ve yaşlı ziyaretleri: Onlarla hemhal olmaya, konuşmaya çalışırsak, sorular sorar onları dinlersek, hem onlara huzur verir hem de hayata bakışımız değişir.
Mezarlık ziyaretleri: Ölümün manasını ve öleceğini idrak etmeye vesiledir. Ölüm inancı sağlam olan, bencil davranamaz, hırstan uzak durur.
Mağdurları ziyaret: Maddî-manevî iflas etmiş, çöküntü halindeki insanları ziyaret, onlara yanlarında olduğumuzu gösterir. Bize de “ne oldum deme ne olacağım de” ölçüsüyle ibret vesikası olur, şükür ve kanaati geliştirir.
Gönül insanlarını ziyaret: Varlığa sevgi, şefkat ve merhametle yaklaşan, sohbetiyle gönüllere inşirah salan, hayata dair bilgece düşünceleri olan toplumdaki nadir insanları ziyaret etmek, onlarla sohbet etmek, hayatı yeniden gözden geçirmemize vesile olacaktır.Zaman
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in bayram mesajı şöyle:
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
Biz Müslümanlar için bu bayramlar; imanı, ibadeti ve tarihi bir sevinç atmosferinde buluşturan ve bu sevinci sonsuzluğa taşıyan önemli zaman dilimleridir. Bayramlarımız her yıl Müslümanlık bilincimizi yenileyen, millet olma irademizi diri tutan; birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularımızı pekiştiren, rahmet ve bereket dolu müstesna günlerdir.
Bayramların dindeki yerini ve değerini sadece kutsal metinlerin kelimelerinde ve cümlelerinde değil, meydana getirdikleri medeniyetlerin canlı dinamiklerinde aramak gerekir. Din dilinde Kurban ve Kurban Bayramının yüksek dini ve manevi değeri “ Şeâir” kavramıyla ifade edilmiştir. Şeâir: Müslüman olma ve Müslüman kalma bilincimizi, şuurumuzu diri tutan simgesel ve sembolik değeri yüksek ibadet ve davranış demektir. Kur’an Kerimde “ Her kim Allah’ın simgelerine saygı gösterirse bu, Kalbinin takvasını gösterir” buyurulmuştur. (Hac 22/3 2 )
Ramazan Bayramımız, her yıl bizlere yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in nazil oluşunu ve İslâm’ın doğuşunu yaşatırken, Kurban Bayramımız, üç ilâhî dinin kendisinde buluştuğu Hz. İbrahim’den Hz. Musa’ya, Hz. İsa’ya; Hz. İsmail’den Hz. Muhammed’e uzanan İslam tarihine can verir.
Kurban aynı zamanda İslam’ın temellerinden biri olan Hac ibadetinin önemli bir parçasıdır. Bugün Arafat’ta dünyalıklardan soyunmuş, âdeta ak kefenlere bürünmüş, milyonlarca Müslüman, Rabbin divanına durdu; ellerini açtı ve bütün insanlık için rahmet diledi. Bugün bizler de, kurban ibadetinin manevî ikliminde bir gönül yüceliği yakalayıp Rabbimize yakınlık arayışında olacağız. Zira kurban, Allah’a, yüce ve ilâhî olan her şeye, hakka, hakikate, iyiye, doğruya, güzele, yakın olma arayışıdır. Kurban sevginin, vefanın, sadakatin, fedakârlığın simgesidir. Kurbanda Hz. İbrahim ve Hz. İsmail’in baba-oğul sevgisi ile hakka bağlılık duygularının harman olduğu engin bir dünya vardır.
Bayramlar, sevinçleri büyütme mevsimidir. Bu bayramda da sevinçleri dünya çapında büyütmeliyiz. Önce kendi gönüllerimiz bir sevinç yumağı hâline gelmeli, sonra özellikle varlık sebebimiz olan annelerimizin ve babalarımızın gönüllerini şad etmeliyiz ve onların hayır dualarını almalıyız. Bir tatlı söz işitmek için hayatın bütün ağırlığını paylaşmayı göze alan çileli eşleri mesrur etmeliyiz. Evlerin canlı bayramları olan çocukları sevindirmeliyiz ve yılda bir defa gerçekleşen bu ibadetin coşkusuyla tanıştırmalıyız. Gönüllerin ağır yükü olan küskünlükleri ortadan kaldırmalıyız. Selâmlaşarak, musafaha ederek, kucaklaşarak, ziyaretleşerek, kurban etlerini dağıtarak, ikramda bulunarak; bütün sokakların, bütün komşuların, bütün yurdumuzun, İslâm coğrafyasının ve bütün dünyanın gözlerine sevinç taşımalıyız.
Evinde ve yatağında ziyaretçi bekleyen insanlarımızı hatırlamalıyız; öksüz ve yetimlerin, kimsesiz ve ihtiyaç sahiplerinin yüzlerinin gülmesine ve ümitlerinin yeşermesine vesile olmalıyız. Bizimle bayram sevincine katılamayan; hapishane ve hastane köşelerinde, düşkünler yurdunda bulunan vatandaşlarımızı ziyaret edip gönüllerini almalıyız.
İnsanlığın ortak barışının korunmasında önemli sorumluluğu olan, ancak yıllardır kendi dinî bayramlarını dahi sevinç ve mutlulukla kutlamaya hasret kalan; gözyaşı, şiddet, savaş, ekonomik sıkıntı ve yoksulluğun gölgesinde bayram yapmaktan kurtulamayan din kardeşlerimizi hatırlamalı ve onlar için dua etmeliyiz.
Kurban ibadetini gerçekleştirirken sevgili Peygamberimizin “İslam’ın, bütün mahlûkata şefkat merhamet ve ihsan” prensibini unutmamalıyız.
Yüce Yaratana yakın olmak için yerine getirdiğimiz bir ibadeti ifa ederken bizi ondan ve onun rızasından uzaklaştıracak her türlü davranıştan kaçınmalıyız. Hayvana eziyet ederek, dinin yarısı addedilen temizliği göz ardı ederek, insan ve çevre sağlığını tehdit ederek kurduğumuz veya kurmaya çalıştığımız yakınlığa gölge düşürmemeliyiz. Ancak bazı olumsuz uygulamaları dikkate alarak dinimize ve milletimize tarih sahnesinde süreklilik kazandıran Kurbanı ve Kurban Bayramını tartışma konusu yapmamalıyız.
Bu duygu ve düşüncelerle başta milletimiz olmak üzere, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın ve bütün İslam âleminin Kurban bayramını tebrik eder, Allah katında kurbanlarımızın makbul olmasını diler ve bayramın getirdiği kardeşlik, dayanışma ve kaynaşma ruhu ile tüm dünyanın barış, huzur ve esenlik içinde yaşamasını Cenâb-ı Hak’tan niyaz ederim.
Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ
Diyanet İşleri Başkanı