Kansızlık kalpte ritm bozukluğuna yol açabilir
Ani ölümlere neden olabilen kalpteki ritim bozuklukları, kalbin kendisinden kaynaklanabildiği gibi kalbinde hiçbir sorun olmayan kişilerde de görülebiliyor.
Central Hospital’dan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Sinan Coşkun Turan, Kalp Haftası nedeniyle kalpteki ritim bozuklukları konusunda uyarıyor: “Stres, uyku bozuklukları, çay, kahve ve Alkol tüketiminin fazla olması, tiroid bezinin fazla çalışması, ciddi kansızlık ve kullanılan bazı ilaçlar ritim bozukluğunu tetikler.”
Kalp normalde dakikada 60-80 civarı düzenli kasılma yapar ve kan pompalar. Kalp hareketlerini engelleyen her türlü etken ritim bozukluğuna neden olabilir. Kalpte ritim bozukluğu kalbin kendisinden kaynaklanabildiği gibi kalbinde hiçbir sorun olmayan kişilerde de dış faktörlerden nedeniyle de gözlemlenebilir. Örneğin; stres, uyku bozuklukları, çay, kahve ve alkol tüketiminin fazla olması, tiroid bezinin fazla çalışması, ciddi kansızlık ve kullanılan bazı ilaçlar ritim bozukluğunu tetikler.
Çay, kahve ve kola tüketiminden kaçınmak yeterli olmayabilir
Dış faktörler olarak belirtilen çay, kahve, kola, uykusuzluk ve stres gibi tetikleyici unsurlardan kaçınmanın yeterli olmadığı hastalarda, altta yatan nedene bağlı olarak farklı medikal tedaviler uygulanır. Kalbin atış hızının fazla azaldığı ya da kalp kasılma sorunlarının olduğu hastalarda kalp pilleri kullanılır.
Kalpte ritim bozukluğunun belirtileri kişi tarafından çok kolay anlaşılır: Çarpıntı hissi, göğüs kafesinde bir kuş kanat çırpıyormuş hissi, kalp atışlarında tekleme, kalbin duraklayıp tekrar çalışıyormuş hissi vermesi, nefes alamama, fenalık hissi varsa, kişi mutlaka bir kardiyoloji uzmanına muayene olmalıdır. Nadiren de olsa ritim bozukluğuna bağlı baş dönmesi, göz kararması, bayılma gibi durumlar ortaya çıkabilir. Ritim bozukluklarının tehlikeli bazı türleri, özellikle kalbin yapısal sorunlarıyla bir araya geldiğinde ani ölüm sebebi de olabilir.
Sağlıklı kişilerde de ritm bozukluğu olabilir
Zaman zaman sağlıklı insanlarda da atriyum veya ventrikül gibi değişik kalp boşluklarından kaynaklanan ekstrasistol yani düzensiz vuruşlar olabilir. Bu tip belirtilerin hastalık boyutunda bir ritim bozukluğu olarak değerlendirilmemesi gerekir. Ekstrasistol denilen düzensiz vuruşlara, eğer kalp yetersizliği veya benzeri yapısal kalp sorunları eşlik etmiyorsa, genellikle herhangi bir tehlike arz etmezler ve hastaya rahatsızlık veren bir çarpıntı hissine neden olmadığı sürece tedavi gerektirmez.
Ritm bozukluğu tek tip değildir
Ritim bozukluğu olarak adlandırılan tek bir hastalık yoktur. Ritim bozukluklarının onlarca farklı türü ve her türün de farklı önemi bulunur. Dış etkenlerin yanı sıra kalpte ritim bozukluğuna neden olan yapısal sorunlar da bulunur. Kalpte, kapak, damar veya kas sorunları gibi çoğunlukla sonradan edinilen hastalıklar olabildiği gibi, ailesel geçişli yani genetik kökenli ritim sorunları da görülebilir.
Genetik geçişli ritim sorunları arasında, doğumdan itibaren var olan fakat belirti vermeyen, spor, ani stres veya heyecan durumunda ortaya çıkabilen, bazı alerji, mantar hastalığı ilaçları antibiyotikler ve zayıflama ilaçları kullanımı sonrasında kalp durması nedeniyle ani ölüme yol açabilen türleri bulunmaktadır. Özellikle kitlesel sorumluluk taşıyan pilotluk veya ağır vasıta şoförlüğü gibi yüksek riskli meslekleri yapacak kişilerle, sportif aktiviteye başlayacak gençlerin detaylı bir kalp kontrolünden geçirilmeleri mutlaka önerilir.
Atriyal Fibrilasyon denilen ritim bozukluğu, kanın kalp içinde iyi hareket edemeyip koyulaşarak pıhtılaşmasına, bazı durumlarda da pıhtıdan kopan parçaların farklı damarları tıkamasına neden olabilir. Bu risklere karşı doktor tarafından medikal tedaviye ek olarak kan sulandırıcı ilaçlar kullanılır. Bu ritim bozukluğunda risk ömür boyu devam ettiği için kan sulandırıcı ilaçlarında ömür boyu kullanımı gerekmektedir.
Strese dikkat!
Ritim bozukluğunun sebebi ne olursa olsun, stres tüm ritim sorunlarını olumsuz etkiler. Stresle başa çıkma, olaylara tepki verme alışkanlıklarının değiştirilmesi, zihinsel ve bedensel gevşeme teknikleri konusunda eğitimlerin alınması ve uygulanması, ritim bozukluğunun pek çok türünde olumlu sonuçlar elde edilmesini sağlar.
Tedavi süreci ritm bozukluğu türüne göre değişir
Ritim bozukluğu teşhis edilirken türü, sıklığı dikkate alınmalı; kalp kasları, kapakları veya damarlarındaki sorunlarla beraber değerlendirilmelidir. Hastalığa yaklaşım ve tedavi de ritim bozukluğunun türüne göre değişir. Özellikle şikayet esnasındaki kalp elektrosunun çekilmesi, hastalığın teşhisi için çok önemlidir.
Diğer tetkiklerle beraber, özellikle Ritm Holteri tanıda yardımcı olur. Ritm Holter, hastanın koluna veya kemerine takılan, 24-48 saat süreyle hastanın üzerinde kalan ve bu süre zarfında kalp atışlarını takip ve kayıt eden, anormalliklerin dökümünü veren bir sistemdir.
Daha seyrek olan ritm bozuklukları için Transtelefonik EKG yöntemi uygulanır. Şikayet sırasındaki kalp ritminin tespitinde kullanılan bu yöntemle, hasta şikayet esnasındaki kalp elektrosunu bir cihazı göğsüne değdirip düğmesine basarak çekebilir ve ilgili merkeze telefon yoluyla gönderip dökümünü sağlayabilir. Çok daha seyrek olan ritm bozukluklarının tespit edilebilmesi ve o sırada olan bir düzensizliğin saptanabilmesi için cilt altına yerleştirilen, aylarca duran ve hastanın ritmini takip eden Event Recorder denilen mini cihazlar da kullanılmaktadır.
Bazı ritim bozukluklarında, elektriksel düzensizliği üreten kalp içi odağı bulmak için Elektrofizyolojik uygulama yöntemine başvurulur. Anjiyografi işleminde olduğu gibi kasık damarlarından girilerek kalp içindeki değişik bölgelere ilerletilen elektrodlarla, tıpkı bir elektrikçinin kontrol kalemiyle tesisatı kontrol edişindeki gibi, sorunlu elektriksel odağın tespiti yapılır. Sorunlu odak tespit edilince Ablasyon yöntemine yani radyofrekans enerjisi veya soğuk uygulayarak bu odağı ortadan kaldırmaya sıra gelir. Bu yöntemle ritim bozukluklarının türüne göre değişen başarı oranları söz konusudur.