Football Manager 2011

Dünyanın en iyi menejerlik oyunu olarak kabul görmüş FM serisinin yeni oyunu 5 Kasım’da piyasada olacak. Muhtemelen ülkemizde en çok takipçisi olan seri oldukça iddaalı bir şekilde karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Sports Interactive her sene bir önceki seneye oranla daha iyi bir iş çıkarıyor. Başlangıç düdüğü için herkes gibi bizde sabırsızlanmaya başladık. Bunca senedir kaçırmadan takip ettiğimiz, deliler gibi oynadığımız serinin yeni oyunu hakkında bilgileri aktarmaya başlayalım;

Öncelikle oyunumuzda çok büyük bir mucize olmassa Türkçe dil desteği olmadığını belirtelim. Nitekim lisanslar konusunda da aynı durum mevcut. Lisansı alınmayan ligler için sahte logolar ve formalar takımları temsil ediyor. Lisansı alınan ülkeleri sayacak olursak: ABD, Avusturya, Danimarka, Fransa, Almanya, Hollanda, İtalya, Malezya, Kuzey İrlanda, Norveç, Romanya, İskoçya, Güney Kore, İspanya ve Galler.

Galler bile var ama İngiltere yada Türkiye Ligi yok. Bu konuda boynumuz her zaman bükük ama olsun biz yeniliklerimize devam edelim.

Oyuna ilk giriş yaptığımızda karşımıza gelen menü oldukça tanıdık ve bir o kadar da kaliteli. Oyun üzerindeki hakimiyetimiz daha fazla. Kendimize uygun ayarlamaları yaptıktan sonra takımımızı seçiyoruz, profilimiz oluşturuyoruz ve database hazırlanıyor. Profil ekranında göze çarpan iki yenilik var. Twitter ve Youtube; oyun içerisindeki başarılarımızı Twitter’dan yazılı olarak takipçilerimize iletebiliyoruz. Kaydettiğimiz vidyoları, unutulmaz anları da Youtube üzerinden yayabiliyoruz.

Oyundaki haberler ve mesajları tek bir ekran üzerinden kontrol edebiliyoruz ki bu güzel bir yenilik. Eski oyunlara nazaran mesajlarımız daha detaylı ve doyurucu. Gelen transfer teklifleri, finansal bilgiler, takımımız hakkındaki bilgiler ve basın konferansları yeni arayüz ile birlikte daha detaylı görünüyor. Tabiki herşey İngilizce olduğu için bu daha fazla uğraş demek
Eskiden transfer etmek istediğimiz futbolcunun klübüne teklifimizi yapar ve cavabı beklerdik. Şimdi ise önce futbolcunun menajeri ile irtibata geçiyoruz, futbolcunun koşullarını öğreniyoruz ve ona göre stratejimizi belirliyoruz. Menajerler (yani bir nevi arabulucular) arasında da farklılıklar var. Sonuçta onlarda insan ve hareketleri de farklılık gösterebiliyor. Sadece futbolcular ile değil klübümüzün yönetimi ve çalışanları ile detaylı olarak iletişime geçebiliyoruz. Yönetimden yeni bir stat yada daha fazla transfer bütçesi talep edip cevabını anlık olarak alabilmemiz de bu detaylı iletişimin güzel yanlarından. Takımımızda hoşumuza gitmeyen bir durum söz konusu olduğunda, örneğin Guti’yi yanımıza çağırıp bire bir diyolağa girerek fırçalayabiliyoruz yada kendisinden tavsiye alabiliyoruz

Dinamik bir şekilde iyi yada kötü olarak gelişebilen ligler sayesinde transfer etmek isteğimiz yıldız bir oyuncuyu takımıza katabiliriz. Kendi ligimizde ve Avrupa arenasında üst üste başarılar elde edip kalitemizi arttırdığımız taktirde bunu gerçekleştirmek hiçte zor değil. Bütçemiz yetiyorsa tabi..

Yeni training seçenekleri sayesinde yardımcı antrenörün işine daha fazla karışabilir hatta ve hatta direk antremanı kendimiz düzenleyebiliriz. Oyuncuların hangi özelliklerinin daha çok gelişmesi gerektiğine kendimiz karar verebiliyoruz. Maç öncesi antremanlar sayesinde sahanın mutak hakimi olabilir, takımımızın kendine olan güvenini arttırabiliriz. Bu sayede yeni transferlerimizi takıma çok daha hızlı bir şekilde adapte edebiliyoruz.

Yeni 3D motoru hakkında konuşmak gerekirse açıkçası ben beğenmedim. Görüntü olarak çok saçma hareketler var ve sinir bozucu bir durum. Sahada takılıp kalan oyuncular ve kendini tekrar eden pozisyonlar yüzünden üzerinde daha çok çalışılması gerektiğini söyleyebilirim. Önceki 3D motorlarına nazaran değişen hava şartları, yeni animasyonlar ve gölgelendirmeler eklenmiş olsada yeterli değil. Kısacası bir futbol maçından bekleyebileceğiniz heyecanı ve atmosferi yansıtamamışlar. Bunun yanı sıra TV Camera özelliği sayesinde direk topa odaklanabiliyoruz. Çok gerekli olmayan ama hoş bir detay.

Maç istatistiklerinin olduğu ekran artık daha detaylı ve bu bize bir sonraki maçlar için eksiklerimizi görüp gidermede büyük avantaj sağlıyor. 90 dakika boyunca oyuncularımızın neler yapıp yapmadığını, hangi oyuncunun pasif kaldığını, hangisinin beklenenin üzerinde bir performans sergilediğini detaylı olarak inceleyebiliyoruz. Kendini tekrar eden oyun yapısını düşündüğümüzde bu çok iyi bir özellik olarak görünüyor.

Genel anlamda Footbal Manager 2011′e baktığımızda bir çok yeni özelliği sayesinde yine bizi ekran başına çivileyecek gibi görünüyor. Serinin müdavimleri tabiki oyunu kaçırmayacaktır ama Türkçe dil desteği ve lisanslarda çeşitlilik daha fazla olursa yeni oyuncuları da kendine çekebilir FM2011.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir