Emre Altuğ Çağla Şıkeli kızdıracak

Şarkıcı Emre Altuğ eşi Çağla Şıkel ile ilgili kimseye söylenmeyecek şeyler söyledi.

Oyuncu ve şarkıcı Emre Altuğ eşi Çağla Şıkel’in takıntılı bir insan olduğunu ifade etti. Altuğ, “Parfümşişelerini atmaz, oğlumuz Kuzey’in küçülen kıyafetlerinden ayrılamaz. Her şeyi evde biriktirir” dedi.

ÇAĞLA EVLENECEĞiMiZi BiLiYORDU

Ünlü şarkıcı ve oyuncu Emre Altuğ ile manken ve TV yıldızı eşi Çağla Şıkel, bu günlerde ikinci bir erkek çocuk beklemenin tatlı heyecanını yaşıyorlar. Emre Altuğ ile oğlu Kuzey’i, yeni çocuk heyecanını, eşi Çağla’yı ve hayatı konuştuk.

Eşiniz Çağla Şıkel’le nasıl tanıştınız?

Çağla’yla çok sık karşılaşmaya başlamıştık. Ortak arkadaşlarımız da vardı. Gece dışarı çıktığımız, bir restoranda hep birbirimizi görüyorduk. Enteresan bir şey oldu, kader bizi bir araya getirdi. Baktımki üç beş defa ona rastladım, ben de fırsattan istifade, “Bu kadar çok karşılaşıyoruz biraz da bilinçli karşılaşalım” dedim. Aramızda bir yakınlaşma oldu. Ondan sonra telefon numarası alışverişi yaptık. Konuşmaya başladık.

Onu ilk gördüğünüzde neler hissettiniz?

Onu ilk gördüğümde Gülben Ergen’in programıydı. Çok hoştu. Gülben’de diğer konuk Gani Müjde’ydi. Biz Gani Ağabey’le gırgır, şamata yapıyorduk. Gülben de gelmişti odaya. “Çağla Şıkel varmış, Çağla Şikel varmış” diye dalga geçiyorduk. Gülben de, “Ayıp oluyor ama biraz” demişti. ‘Beğendiğim’ anlamında söylüyorum bunu. Onu Türkiye’nin en güzel kadınlarından biri olarak görürdüm.

Nasıl aşka dönüştü ilişkiniz?

Vallahi kendi kendine oldu her şey! Hiç beklemediğimiz bir şeydi. Ağabeyim bana demişti, “Bak bir anda kendini evli bulacaksın.” “Nasıl olacak acaba” derken “Aaa böyle oluyormuş demek ki” dedim. Açıkçası Çağla’ya bağlanmamak için çok çaba sarf ettim.

Bağlanmamak için neler yapıyordunuz?

Bunu cümle olarak kurmuyorsunuz ama bir şekilde bir çaba içinde buluyorsunuz kendinizi. Çağla o kadar erken uyanmıştı ki meseleye, “Boşa gayret sarf ediyorsun” demişti bana. Hakikaten çok erken uyanmıştı ve beni kafasına koymuştu.

Neyi kafasına koymuştu?

Her şeyi kafasına koymuştu. Evliliği, çocuklarımızı her şeyi istedi ve oldu. Kasmamam ve kaçmamam gerektiğini kabul ettikten 1.5 sene sonra zaten evlenme teklif ettim ona.

Evlilik teklifini nasıl yaptınız?

Bir keresinde aramızda konuşurken, “Seni babandan isteyeceğim” demiştim. Fakat babasının ömrü yetmedi. Ben de bunun üzerine babasının mezarlığında Çağla’ya evlilik teklif ettim.Hemen evet dedi

Çağla Şıkel sizin için obsesif, takıntılı diyor hakikaten öylemisiniz?

O benden daha obsesif, esas obsesif o, bana demesin hiç… Ama benim de takıntılı taraflarım vardır. Ben sabit fikirliyimdir. Kafamda bir şey oturduysa kimse değiştiremez. Dediğim dedik durumum vardır. O da inatçıdır. O daha çok bağımlıdır. Bu benim içinde geçerli , parfüm şişesi içinde geçerli. Parfüm şişelerini atmaz. Diyorumki “Kuzey’in küçülmüş kıyafetlerini verelim.” Mümkün değil kopamıyor. Hepsinin bir anısı var ve kendi eşyalarından kopamıyor. Giyeceği kıyafetleri, ayakkabıları, parfüm şişelerini atmaz. Onlardan kopamaz evde biriktirir. Ben öyle değilim. Eşyalarımı paylaşırım veririm. Saklamam zamanı gelince atarım.

OĞLUMUZA BABAMIN ADINI KOYACAĞIZ

Eşiniz ikinci bebeğinize hamile…

Evet 4 aylık hamile. Doğacak bebeğimizin cinsiyeti erkek.

Üçüncüsü belki kız olur?

Olabilir. Ben hâlâ Kuzey’in üzerine gül koklayacakmışım gibi hissediyorum. Ve bu bana dokunuyor. Ama o geldikten sonra başka bir şey başlayacak yine. Ben bu sevgi yarıya mı bölünecek diye düşünüyorum. Ama annem ve babamla konuştum. “Beş tane olsa da beşine de aynı büyüklükte sevgi duyabilirsin” diyorlar. Geçen gün Karadenizli bir kadın bana dedi ki “Eşin senin babalığından memnun olmasaydı ikinci çocuğu asla doğurmak istemezdi” Demek ki o da benim babalığımdan memnun.

Eşinizin yemekle arası nasıl?

Çok yer ama kilo almaz. Önceki hamileliğinde 6 kilo almıştı. Şimdi 2 kilo aldı.

Kaç kilo?

62 kilo.

Oğlunuza bir ad koydunuz mu?

İlk oğlumuzun adı Hüseyin Kuzey Altuğ. Hüseyin, Çağla’nın babasının ismi. İkinci oğluma da benim babamın ismini koyacağız: Tuncer Bizim ailemizin adedidir. Benim de ilk adım Niyazi’dir.

Kıskançlığı anne olduktan sonra azaldı

Çağla Şıkel güzel bir kadın, sizde yakışıklı bir erkeksiniz. Birbirinizi hiç mi kıskanmıyorsunuz?

O zamanlar geçti. Daha doğrusu kıskançlık duygusunu yaşıyoruz ama birbirimize sorun edecek bir şeyler yapmıyoruz. Bunu aramızda bir konu haline getirip, büyütüp kendimize dert etmiyoruz. İkimiz de birbirimizi kıskanıyoruz. Çağla zaten kıskanç yapıda bir kadın. Gerçi Kuzey’den sonra biraz azaldı. Ama yine de yapısı öyle. Ben de kıskanırım ama biraz daha tutarım kendimi. Çok fazla kıskançlık yapmam. Kıskançlık hem bizim yapımıza, hem de işimize aykırı. Kıskanarak nereye varabiliriz ki? Sonuç itibarıyla bu kadın tescilli bir güzel… Aynı zamanda çok başarılı bir televizyon programcısı… Benim de diğer tarafta başarılı bir kariyerim var. Dolayısıyla bizim birbirimizi kıskanmamız birbirimize köstek olmamız demektir. Evlilikler köstek değil de destek olmayı gerektirir.

‘Elde Var Hayat’ adlı dizide matematik öğretmenini canlandırıyorsunuz, nasıl hazırlandınız bu role?

Hiç hazırlanmadım. Çünkü hayatımızda en çok gözlemlediğimiz mesleklerden biri öğretmenler. Bir de ben liseyi fazladan 2 yıl okuduğum için çeşit çeşit öğretmen gördüm. Canlandırması en kolay rollerden biri…

Öğretmenlik zor bir meslek miymiş?

Öğretmenlik zor bir iş zaten… Öğrenciyken de bunun farkındaydım. 40 çocukla uğraşmak gerçekten kolay bir iş değil.

İzleyiciler size nasıl tepki gösteriyor?

Yaşadığım en güzel tepki nerede oldu biliyor musunuz? İngiltere’de! Londra’da bir otobüs şoförü camı açtı, ben karşıdan karşıya geçiyordum. Türk’müş adam. “Kenan Hoca, KenanHoca elde hayat var mı?” dedi. Bayıldım.

Oyunculuk mu yoksa müzik mi?

Vallahi ben 16 yaşımda yani lisede, müzik gitar bölümüne ve de tiyatro bölümüne girdim. Ben o yaşımda bu yola girmişim bu kadar sene sonra bunlardan bir tanesinden ayrılmam demek benim bir bacağımın kesilmesi demektir.

Gençken hayranı olduğunuz, posterlerini duvarınıza astığınız bir yıldız var mıydı?

Ben asmadım ama ağabeyimin odasında asılı vardı. Sonra onun odası benim oldu. O poster benim odamda kaldı. Monaco Prensesi Stephanie’nin posteriydi. Duvardan çıkarmadım, ben de Stephanie’yi beğeniyormuşum demek.

ÖNEMLi OLAN AŞKTAN SONRA GELEN DUYGU

Aşk anlardan oluşuyor. Aşk kocaman bir dönem değil. İlk dönemdeki o istek, arzu aşk zannediliyor ama esas aşk ondan sonra başlıyor. Bir bakışına aşık oluyorsun. Sana yaptığı bir şeyine aşık oluyorsun. Ve aşk böyle devam ediyor. Hiçbir an bir duyguyu bir ömür boyu ya da bir gün boyu yaşayamazsın ki. Geçen gün çok kötü bir rüya gördüm. Bana dedi ki “Sen bu rüyaları sık sık gör” O kadar ilgi göstermişim ki Çağla’ya, onun da çok hoşuna gitti. “Yok” dedim “Görmeyeyim” Üstüm açık kalmış herhalde!

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir