Bir Asırlık Marangoz
Çalışkan, azimli gençleri bile imrendiren bir yaşamı var ihtiyar adam hayatını hala kendisi kazanıyor.
Kırşehir’in Karahıdır beldesinde, hayata dört elle sarılan 103 yaşındaki Hacı Ömer Demir, mesleği olan marangozluğu ilerleyen yaşına rağmen sürdürüyor.
Kırşehir’in Karahıdır beldesinde, hayata dört elle sarılan 103 yaşındaki Hacı Ömer Demir, mesleği olan marangozluğu ilerleyen yaşına rağmen sürdürüyor.
EŞİNİ 96 YAŞINDA İKEN KAYBETTİ
Kırşehir’de dünyaya gelen Hacı Ömer Demir, 2’si erkek 4’ü kız 6 çocuğu olduğunu belirterek, eşini 10 yıl önce 96 yaşında kaybettiğini ve bir daha evlenmediğini söyledi.
Karahıdır beldesinde erkek torunuyla yaşadığını anlatan Ömer dede, çalışan insanın hayata daha bağlı olduğunu, bunun için mesleğini yapmaya devam ettiğini belirtti.
HAYATTAN KOPMUYORUM
Atölyesinde kapı, pencere ve köylülere baston oklava, kaşık gibi tahta aletler yaparak vaktini değerlendirdiğini ifade eden Demir, ”Yaz aylarında da bağ bahçe işleriyle uğraşıyorum. Bağ-Kur’dan emekliyim. Maddi anlamda bir sorunum yok ama çalışmayı sürdürüyorum. Hayattan kopmadan yaşamaya çalışıyorum” dedi.
Beldedeki binaların çoğunun yapılmasında emeği olduğunu belirten Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:
50’SİNDEN SONRA SİGARAYI ELİME ALMADIM
”Gençliğimde inşaat ustalığı da yaptım. Çalışmaktan vazgeçmedim. Sağlığımı çalışmaya ve doğal gıdalarla beslenmeye borçluyum. Gençken kısa bir süre sigara içtim. 50’li yaşlarda hacca gittikten sonra sigarayı elime almadım. 103 yaşındayım ve bugüne kadar çok ciddi bir sağlık sorunu yaşamadım.”
”DEDEMİZ YEDİKLERİNE ÇOK DİKKAT EDER”
Hacı Ömer Demir’in torunun eşi Ayşe Demir de Ömer dedenin 50’ye yakın torunu olduğunu, fakat isimlerini karıştırdığını dile getirerek, şöyle konuştu:
”Erkek çocuklarından birini maalesef kaybettik. Yaklaşık 19 yıldır beraber yaşıyoruz. Dedemiz, yediklerine çok dikkat eder. Günde 3 öğün vaktinde yemeğini yer. Acı, ekşi gibi şeyleri yemez. Yemekleri birbirine çok karıştırmaz. Kırmızı et, balık, tavuk eti ayırt etmez. Bedenen oldukça sağlıklı, dişleri bile kendi dişi, takma değil.
Çorba ve salata yerse başka bir şey istemez. Uykusunu düzenli alır ve erken yatar. Şeker, tansiyon gibi bir hastalığı yok, belki de bugüne kadar sadece birkaç kez doktora gitmiştir. Gazete okurken gözlük kullanmaya ihtiyaç duymaz.”
Ayşe Demir, kendilerine ait büyükbaş hayvanların sütünden yaptıkları yoğurt, peynir ve tereyağının yanı sıra bahçelerinde yetiştirdikleri sebze ve meyveleri tükettiklerini sözlerine ekledi.