Bel ve boyun ağrıları
Birçok nedene bağlı ortaya çıkabilen bel ve boyun ağrılarının tedavisinde eskiden daha sık başvurulan ameliyatlar,son zamanlarda çok gerekli olmadıkça uygulanmıyor.
Bayındır Hastanesi Kavaklıdere Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nafiz Akman, toplumda en çok rastlanan bel ve boyun ağrılarını anlattı: “Bel ve boyun ağrısı, toplumda en sık görülen sağlık sorunlarından biri. Kabaca her iki kişiden birinin hayatında en az bir kez bel ve boyun ağrısı geçirdiği kabul ediliyor.
Her ağrı fıtık değil En sık nedeninin fıtık olduğuna dair yanlış bir inanış var. Oysa fıtıklar, ağrılarının sadece yüzde 2-5’ini oluşturuyor. Bunların da az bir bölümüne cerrahi tedavi gerekiyor. Diğer ağrı nedenleri arasında zorlanma, zayıf bel-karın kasları, obezite, kötü duruş, kireçlenme, kayma, omurilik kanalı daralması, omurganın iltihabi romatizmaları, osteoporoz, omurlarda çökme kırıkları, tümörler, tüberküloz gibi enfeksiyonlar ve iç organlardan kaynaklanan ağrıların yansıması sayılabilir.
Bel-boyun ağrılarının tedavisinde uygulanan girişimsel tedavi yöntemleri şunlar: Perkütan diskektomi: İlaç ve egzersiz tedavilerine, epidural steroid uygulamasına yanıt vermeyen, mutlak açık cerrahi gerektirmeyen bel-boyun fıtıkları perkütan diskektomi yöntemiyle tedavi edilebiliyor. Perkütan diskektomi cihazıyla fıtıklaşarak sinirlere bası yapan ve bu şekilde ağrı oluşumuna neden olan disk bölümü çıkarılıyor. Bu şekilde fıtığın iyileşmesi ve şikayetlerin tam olarak ortadan kalkması sağlanıyor. İşlem cerrahi kesi olmadan özel, küçük borucuklarla lokal anestezi altında 30-45 dakikada gerçekleştiriliyor. Sedasyon yani hafif uyku hali verilmesi sayesinde işlem sırasında hasta rahatsızlık duymuyor. Hasta aynı gün taburcu ediliyor.
Nükleoplasti: Diskektomiden farklı olarak disk içinde jel kıvamındaki nukleus (çekirdek) özel bir cihazla buharlaştırılıyor. Cerrahi kesi olmuyor. Aynı gün taburcu edilen hastanın şikayetleri günler içinde gerilemeye başlıyor. Fıtığı oluşturan çekirdeğin işlem sonrası büzüşerek eski haline geri dönmesi ağrı, hissizlik, uyuşukluk şikayetlerinin de düzelmesini sağlıyor.
Faset blokajı ve denervasyonu: Özellikle sabah tutukluğuyla kendini gösteren faset sendromunda gün içinde hareketle ağrıda azalma oluyor, ancak gece tekrar başlıyor ve gün geçtikçe günlük aktiviteyi etkiliyor. Faset sendromundan şüphelenilen hastalarda ilgili eklem ve siniri geçici olarak bloke ediliyor. Bu uygulamayla ağrı ortadan kalkıyorsa tanı doğrulanmış oluyor. Denervasyon özel görüntüleme teknikleri eşliğinde radyofrekans cihazıyla ısı oluşturularak ağrı yapan sinirin veya eklemin duyarsızlaştırılması, ağrının ortadan kaldırılması esasına dayanıyor.
Disk içi elektro-termal tedavi: Özellikle otururken ve ayaktayken omurga üzerine binen yükü absorbe eden diskler, çeşitli nedenlerle görevini yerine getiremiyor. Yapısı bozulan disk, ağırlıkla karşılaştığında ilgili bölgede şiddetli ağrılara neden oluyor. Bu disklerin, içine yerleştirilen özel bir kateter yardımıyla ısıtılması, sinir üzerinde iritasyon yaratan diski küçültüyor ve sinir rahatlıyor.
Selektif kök blokajı: Muayene ve tetkiklere rağmen şüpheci olmak gereksiz cerrahi veya girişimsel işlemlerin yapılmasını önlüyor. Bu amaçla şüphelenilen fıtık bölgesi özel görüntüleme yöntemleri kullanılarak lokal anesteziklerle geçici olarak uyuşturuluyor. Bu dönem içinde şikayetler tamamen ortadan kalkıyorsa tanı doğrulanıyor ve gerekli tedavi yöntemi uygulanıyor.
Arka kök ganglionuna pRFT uygulaması: Fıtığın sinir üzerine basısı sinirde hassaslaşma, uyuşukluk hissine neden oluyor. Bazen cerrahiyle fıtık yerinden çıkarılsa bile bu aşırı duyarlılık hali ve hastanın şikayetleri devam ediyor. Sinirdeki bu hassaslaşmaya bağlı ağrılarda ilgili sinir yumağında radyofrekans cihazıyla oluşturulan manyetik alan, sinirde dramatik olarak iyileşme sağlıyor.
Nöroplasti: Nöroplasti görüntüleme yöntemlerinin kılavuzluğunda lokal anesteziyle omurilikteki yapışık veya daralmış bölgelere özel bir kateter yerleştiriliyor. Kateterden verilen özel ilaçlar yapışıklıkların açılmasını sağlayarak bölgeyi tedavi ediyor. Yaklaşık üç gün süren bu tedavi sonrasında uygulanan fizik tedavi, işlemin başarısının devamlılığında önem taşıyor.
Sakroiliak eklem blokajı: Bel ve kalça ağrılarının önemli bir sebebi olan bu eklemin rahatsızlığı genellikle göz ardı ediliyor. Bel ve kalça ağrısının yanı sıra keskin, kaba veya sızlayıcı özellikteki ağrı kasığa, kalçaya, uyluğa, nadiren diz arkasına yayılıyor. Semptomlar, fizik muayenede klinik bulgular net olmayabiliyor. Tanı koymada en iyi yöntem, spesifik enjeksiyon teknikleri. Eklem içine fluoroskopiyle yapılan bu test, altın standart. Blok sonrası ağrı ortadan kalkıyorsa tanı kesinleştiriliyor ve radyofrekansla eklem sinirleri duyarsızlaştırılıyor.
Epidural steroid enjeksiyonu: İşlem enfeksiyon riskini azaltmak amacıyla ameliyathane şartlarında yapılıyor. Özel görüntüleme cihazlarıyla fıtıklaşan bölge ve ilgili sinir tespit ediliyor, bu bölgeye düşük dozda steroid (kortizon) veriliyor. İşlem sonrası birkaç günde ağrı azalmaya, hareketler rahatlamaya başlıyor. İyileşme yeterli olmadığı işlem tekrarlanabiliyor.” Cadde