Aşkın Nur Yengiden bomba açıklama

Türk Pop Müziğin önemli isimlerinden Aşkın Nur Yengi BUGÜN’e günümüz pop müzik sanatçıları ile ilgili bomba açıklamalar yaptı

12 yaşından beri müziğin içinde olan Aşkın Nur Yengi, yeni nesil şarkıcıların eserlerini beğenmediğini söyledi. Yengi, “Şarkılar birbirini tekrar ediyor. Genelde hepsi tekerleme, mani gibi. Dinleyiciler de bundan artık rahatsız olmaya başladı” dedi. İlk albümü 2milyon, ikinci albümü 3,5 milyon satan Aşkın Nur Yengi çocuk yaştan berimüzikle iç içe. 12 yaşında Onno Tunç Orkestrası’nda Sezen Aksu’nun vokalisti olarak çalımaya başlayan sanatçı, uluslar arası yarışmalarda birincilikler kazanmış bir yorumcu. Birbirinden güzel şarkıların olduğu 10 albümüne geçtiğimiz aylarda yeni bir tanesini ekledi. Ünlü oyuncu Haluk Bilginer’le evli olan Aşkın Nur Yengi ile ilginç yaşam öyküsünü,müziği ve güzel kızı Nazlı’yı konuştuk.

RÖPORTAJ: Şebnem ÖZCAN

Kaç yaşında şarkı söylemeye başladınız?

12 yaşında. Çünkü ben konservatuvara gittim. Çellisttim. Aslında çello çalıyorum. Konservatuvarda hem nazari hem de enstürümanist olarak var oluyorsun. İlkokuldan sonra girdim ben. Okulda zaten şarkı söylüyorduk. Farklı bir yorumum olduğunu öğretmenlerim de söylüyordu. Ama pop müzik başka bir şey, gelecekte ben ne yaparımdiye hayal kuruyordum, senfoni orkestrasında çello çalarak çellist olacaktım yani. Sonra sonra birinci çellist olurum diye düşünüyordum. Yavaş yavaş gel seni vokal olarak deneyelim dediler. Ben de reklam müziklerine girdim. İlk Bebek Park Gazinosu’nda çalıştım.

Kimlerin şarkılarını dinliyordunuz?

Yabancılardan Duran Duran, Nena, George Michael dinliyordum. Türkçeyse Ajda Pekkan, MFÖ ve İbrahim Tatlıses’i dinlerdim.

Solistliğe geçiş nasıl oldu?

Ablam hamileydi ben onun yerine başladım. Sezen Aksu’nun yanında çalışıyordu. Tanıştık, ona çello çaldım. Hadi gel bir şarkı söyle dediler. ‘Bir Günah Gibi’yi söyledim. Sezen Abla bu şarkıyı kimsöylüyor diye koşarak yanıma geldi. Bayıldı bana. Ertesi gün işe başladım.

Kaç yıl sürdü?

10 yıl vokal yaptım. Şimdikimüzikle, sahne ahlakıyla, o dönemin müzisyenliği sahne ahlakı, duruşu çok farklı. Benmüziğimle bu işlerin en güzel zamanını yaşamışım. Mesela benim orkestramsahnede içki içemez. Sahneden önce içki içemez. Ama Türkiye’deki bütün orkestralar dibine deşüne kadar içki içiyor. Ben disiplinli ahlaklı bir iş yapıyorum, müzik yapıyorum. Biliyorumki alkol bir şekilde müzisyenin vuruşunu değiştiriyor, enstrümanını çalamıyor.

Günümüzde sanatçılar albüm satışlarından doğru dürüst para kazanmıyor. 100-200 bin satan albümün rekor kırdığı söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Dijital felaket hayatımızın her aşamasında. Kalem, kağıtla olan ilişkimiz kayboldu. Şimdi dinlenilenmüziklere baktığınızda ürkünç bir manzara var. Çünkü niye? Akustikten tamamen uzak, tekerleme vari, ilkokuldaki sakızlardan çıkanmaniler gibiler. Hani bir tane okumuşsundur ama 10 şarkı da böyleyse rahatsız olunuyor. Dinleyiciler rahatsız oluyor, beni niye aptal yerine koyuyorsun diyorlar. Ama biz tepki veren bir toplum değiliz. Bedel ödeten bir toplum değiliz. Müzikte de böyle bir sıkıntı var, korsana önce tu kaka diyoruz ama sonra yine alıyoruz. Bu nasıl oluyor. Amerika’da bilgisayarda IP numarasından kimin ne indirdiği bulunuyor ve ay sonunda eve fatura gidiyor.

Albüm 2 milyon satınca kaçtım

Sizin ilk albümünüz 2milyon sattı, sizin için nasıl bir dönemdi o?

O korkutucu bir dönemdi. Niye? Nereye gitsem herkes bana bakıyordu. Hiç alışık olmadığım bir şeydi o benimiçin. Daha 19 yaşındaydım. Bütün uluslararası yarışmalara katıldım, hepsinde birinci oldum. Gençtim, biraz kendimle kalmak istiyordum. 1992’de Londra’ya kaçtımbu yüzden. 1.5 sene gelmedim. Korktum, hayatımın önüne geçtiğini fark ettim her şeyin. Şöhret çok güzel bir şey ama hem iyi yanı var hem de yan etkileri var. Beni yan etkileri rahatsız etti. Kayahan’da dahil olmak üzere bana, “Geri dön şu şarkıya baksana, hadi albüm zamanı geldi” dediler ve ben de ülkeme döndüm. Sezen Abla bana albümümü hazırlamıştı. Geldim, şarkıları okudum ve albümüm çıktı. O da 3.5 milyon sattı.

KLİP FİKİR AMBARGOSUDUR

Hangi şarkının tutup tutmayacağını önceden kestirebiliyormusunuz?

Ne tutar ne tutmaz inanın hiçbir fikrim yok. “Kaç sene oldu sen artık biliyorsundur” diyorlar. Hayır anlamıyorum, artık algılama kabiliyetimi de kaybettim. 6’lı ganyan gibi, şu tutar diyorum, tutmuyor şu tutmaz diyorum tutuyor. Radyolar hangi şarkıyımanipüle ederse o tutuluyor. Benklip çekmeyi de sevmem. Neden? Bir kere fikir ambargosudur benim için klip. Ben bir şarkıyı çok farklı hayal ederken, bir seyrederimklibini hiç böyle hayal etmedim, şarkıdan uzaklaştım. Halbuki şarkı ne anlatıyorsa onu çekmek lazım.

SEZEN AKSU BANA HİÇ BAĞIRMADI

Sezen Aksu konserden önce sesini açar. Erken gelirdi, orkestraya prova yaptırırdı. Bana hiç bağırmadı. Beni Mithat Can’la eş tuttuğu için kızı gibi gördü. “Ha Mithat Can, ha Sen” derdi bana.

Sezen Aksu- Onno Tunç ikilisinin nasıl çalıştığını gözlemleyenlerden biri de sizdiniz? Ortaya çıkan üretimi yaşınız küçük olmasına rağmen nasıl buluyordunuz?

O aşktı. Aşktan çıkar öyle şarkılar… Yoksa çıkmaz ki. O aşkın içindeki dalgaların, aşkın kaosların sonucunda çıkar öyle şeyler. Yoksa bir iki tane çıkar, sürekliliği olmazdı. Fabrikadaki basım gibi çıkmaz. İllaki o aşktan o yaşanılan dalganın sonucu olan şeylerdi. Ve dinleyiciye büyük keyif verdi. Yaratıcılık oradan çıktı.

ŞÖHRET HIRSLARIM OLMADI

Şöhretin verdiği benlik duygusunu çok yaşadınız mı?

Çok yaşamadım. Hırslarım olsaydı belki yaşayabilirdim ama hırsım yoktu. Benim hırsım iyi şarkı söylemekti. Ben güzel şarkılar söyleyeyim istedim.

Bir sanatçı özel hayatıyla sevenlerine karşı örnek olmalı mıdır?

Kesinlikle evet! Sanatçı bir insan, onu normal biri gibi düşünmek gerekir. Sadece doğal yeteneklerini iyi değerlendirmiş biri olarak görelim. Tabii ki bir farklılık var ama senin onu nasıl geliştirdiğinle nasıl kullandığınla ilgili bir şey. Sanata yatırım yapıyorsan o iyi gelişiyor. Sen kendi kişiliğine, şanına, ününe yatırım yapıyorsan biraz insanı kirletiyor.

Şöhretin kötü tarafları neler? Kendinizi eleştiriyor musunuz?

Tabii kendimi eleştiriyorum. Keşkelerimiz var, keşke şu şarkının şu tarafını şöyle yapmasaydım, keşke şu konserde şöyle yapsaydım gibi şeyler oluyor. Hiçbirimiz mükemmel değiliz. Hatalarla besleniyoruz.

NAZLI BÜYÜYÜNCE KOVBOY OLMAK İSTİYOR

Kızınız Nazlı 4,5 yaşında huy olarak kime benziyor?

Kızım huy olarak bana benziyor, çünkü benimle çok vakit geçiriyor. Yaramaz çocuk olsun, hayata daha çok tutunur çünkü. Disiplinli, derli toplu, aldığı şeyi mutlaka yerine koyar. Çok enerjik.

Şarkı söylüyor mu?

Hem de nasıl! Her şarkıyı ezbere söylüyor. Beni çok severek dinliyor. Bütün yolculuğumuz boyunca benim yeni albümümü dinliyor. Kızımı bir tek şeye mecbur kılacağım, o da bir enstrüman çalması… Çünkü insanların duygularını akort edecek şey enstrüman.

Sanatçı olmak isterse karşı çıkar mısınız?

Bildiğim alanlarda ona işin iyisini ve kötüsünü söylemeye çalışırım. Ona soruyoruz, büyüyünce ne olmak istiyorsun, “Kovboy olmak istiyorum” diyor. Kovboy olmak istiyor çünkü atları çok seviyor. Ama alerjik bir yapısı var. Tüylü her şeye karşı alerjisi var.

ÇOK AKILLI BiR ÇOCUK

Nazlı kendine has, espri yeteneği oldukça fazla bir çocuk. Şimdiki jenerasyona baktığınızda, müthiş akıllı, lise mezunu doğan çocuklar bunlar. Çok yetenekli ve akıllı doğuyorlar. Onlara yetişebilmek için kendimizi yetiştirebilmemiz gerekiyor.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir