2030 yılında 400 milyon diyabetli

Dünya Diyabet Vakfı’nın verilerine göre küresel diyabet artıyor.

Dünyada yılda yaklaşık 4 milyon insanın yaşamını yitirmesine neden olan diyabet hastalığı sayısı hızla artıyor. Dünya Diyabet Vakfı tarafından hazırlanan Dünya Diyabet Atlası’nın verilerine göre, 2030 yılında dünyadaki diyabet hastalarının sayısının 438 milyona ulaşması bekleniyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de hastalığın özellikle gelişmekte olan ülkelerde artacağı, tüm diyabet vakalarının yaklaşık % 90’ını oluşturan tip 2 diyabetin daha genç yaşlarda etkili olacağı tahmininde bulunuyor. Diyabetle mücadele amacıyla yaşam ve beslenme tarzına ilişkin bilinçlendirme çalışmalarına önem verilirken, araştırmacı ilaç sektörü de diyabet hastalarının yaşam kalitesini yükseltecek yeni ilaç adayları üzerinde çalışıyor.

11 Kasım 2010, İstanbul; Dünyadaki diyabet hastaları sayısının bu yılsonu itibarı ile 285 milyon olması ve 2010’da 4 milyon kişinin bu hastalığın yol açtığı sağlık sorunlarından ötürü yaşamını yitirmesi bekleniyor.[1]

Yaşlanma ve yaşam tarzı hastalığı yaygınlaştırıyor

Diyabet hastalığının hızlı artış göstermesinin altında yaşlanan nüfus, beslenme ve yaşama tarzları, fazla hareket etmemek ve aşırı kilolu olmak gibi nedenler yer alıyor. Hastalığın önümüzdeki yıllarda gelişmekte olan ülkelerde daha hızlı bir şekilde yaygınlaşacağı tahmin ediliyor. Ayrıca, tüm diyabet vakalarının % 90’ını oluşturan tip 2 diyabetin giderek artan bir şekilde daha genç yaşlarda ortaya çıkmaya başlaması bekleniyor. DSÖ kaynaklarına göre, gelişmiş ülkelerdeki diyabet vakalarının çoğu emeklilik yaşını geçmiş bireylerde görülüyor. Buna karşılık, gelişmekte olan ülkelerde diyabet hastalarının çoğunluğunu 35 – 64 yaş arasında, henüz yaşamlarının üretken dönemlerinde bulunan bireyler oluşturuyor.[2]

Hastalığın ekonomik faturası da hayli yüksek. Amerikan Diyabet Derneği’nin (American Diabetes Association – ADA) yaptığı bir araştırmaya göre, ABD’de 2007 yılında diyabet nedeni ile 15 milyon işgünü devamsızlık, 120 milyon işgünü düşük performans görülürken, diyabetin yol açtığı sağlık nedenleri ile 107 milyon işgünü de kaybedildi. Hastalığın ABD’ye 2007 yılındaki faturası, 174 milyar dolar oldu. Bunun 116 milyar doları diyabetin ve neden olduğu sağlık sorunlarının tedavisi için harcandı.

Yenilikçi ilaç adayları yolda

Araştırmacı ilaç sektörü, diyabet hastalarının yaşam kalitesini yükseltmek ve hastalığın daha iyi tedavi edilebilmesini sağlamak için yoğun bir tempo ile çalışıyor. Bu kapsamda Ar – Ge sürecinin çeşitli aşamalarında bulunan yeni ilaç adaylarının ilaç haline getirilerek biran önce hastalara sunulması için çaba gösteriliyor. Üzerinde çalışılan ilaç adayları arasında kan şekerini düzenleyen bir insan hormonunu tetikleyen haftada bir alınacak bir tedavi, ensülin duyarlılığına yol açan genleri düzenleyen bir tedavi ve glikoz sorununa yol açan proteini engelleyen bir ilaç adayı bulunuyor.

Türkiye’de diyabet sıklığı % 13,7

Konuyu değerlendiren Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Başkan Yardımcısı Engin Güner, hastalığın Türkiye’yi de önemli ölçüde etkilediğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Türkiye Diyabet Epidemiyoloji Araştırma Projesi verilerine göre Türk erişkin toplumunda diyabet sıklığı %13,7’ye ulaşmıştır. Ulusal Hastalık Yükü çalışmasının verilerine göre diyabet, Türkiye’de ulusal düzeyde ölüme neden olan ilk 10 hastalık arasında % 2,2 ile 8. sırada yer almaktadır. Cinsiyetlere göre bakıldığında erkeklerde 11., kadınlarda ise 7. sırada ölüm nedenidir.[3] Bugün tüm dünyada diyabetle iki yönlü bir mücadele sürdüğünü söyleyebiliriz. Bir yandan insanlar yaşam ve beslenme tarzlarını değiştirmeleri konusunda bilinçlendiriliyorlar, bir yandan da hastalığa yakalanmış olanların yaşam kalitesini yükseltmek ve etkin tedaviler geliştirmek için araştırmacı ilaç endüstrisinin çalışmaları hızla sürmektedir. Genler ve proteinlerle ilgili tıp alanındaki olağanüstü gelişmeler ve biyoteknoloji alanındaki ilerleme sayesinde daha önce yapılamayan pek çok şeyi yapmak artık mümkündür. Türkiye de bu dengeyi kurmak zorundadır. Hem insanlarımızı diyabetin nedenleri konusunda bilinçlendirmeli, hem de hastalarımızın en yeni ve en etkin ilaç ve tedavilere gecikmeden erişimini sağlamalıyız. AİFD bu hedefe yönelik çalışmalarını sürdürecektir…

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir