10 soruda prostat hastalığı
Prostat hastalıkları Türkiye’de ve dünyada milyonlarca erkeği olumsuz etkiliyor. Özellikle prostat kanseri, dünyada her 7 erkekten 1’inin, Türkiye’de ise her 12 erkekten birinin sorunu.
Prostat kanseri erkeklerde en sık görülen kanserler arasında ikinci sırada yer alıyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nin bu yıl 4’üncüsünü gerçekleştirdiği Onkolojik Bilimler Sempozyumu’nda prostat kanserindeki son gelişmeler değerlendirildi. Üroloji Uzmanı ve Üroonkoloji Merkezi Direktörü Prof. Dr. Cemil Uygur ve Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, eylül ayının prostat kanseri farkındalık ayı olduğunu belirterek prostat kanserine ilişkin önemli bilgiler paylaştı. Uzmanların, prostat hakkında en sık sorulan 10 soruya yanıtları şöyle:
Prostat neden büyüyor?
Ergenlik döneminde vücutta artan erkeklik hormonunun etkisiyle birlikte prostat bezinin büyümesi de hızlanıyor. Kanda testosteron hormonu bulunduğu sürece prostat da büyümeye devam ediyor. Bu durum ancak erkeğin herhangi bir nedenle yumurtalarını kaybetmesi halinde sona eriyor.
Prostatın olması gereken normal boyutları nedir?
Prostat bezi, bir balonu andıran idrar torbasının ağzını yumruk gibi saran bir organ. Ergenliğin tamamlandığı 18-20 yaşlarında 12-15 gram, yaş ilerledikçe de 60-100 gram arasında olabiliyor. Nadiren 200 grama ulaştığı durumlar da görülebiliyor.
Prostatı büyüyen her erkek neden hekime başvurmuyor?
Çünkü erkeklerin, vücut yapısına ve kanında dolaşan erkeklik hormonunun dengesine bağlı olarak kendilerine has bir prostat yapısı var. Burada prostatın büyüklüğü değil, idrar torbasını bir yumruk gibi sararken torbanın ağzını sıkıp sıkmadığı önem taşıyor. Eğer çok sıkarsa idrarı boşaltmakta zorlanma yaşanıyor.
Prostat büyümesi nasıl tedavi ediliyor?
Prostat büyümesi tedavisine karar verirken bu büyümenin ne kadar soruna yol açtığı, prostatın büyüklüğü, yaş, genel sağlık durumu ve altta yatan diğer sağlık sorunları gibi durumları göz önünde bulundurmak uygun olur. Tıbbi tedavi seçenekleri arasında alfa blokerler ve 5 alfa redüktaz inhibitörleri grubu ilaçlar düşük doz fosfodiesteraz 5 inhibitörleri (PDE5i) ve bunların kombinasyonları sayılabilir. İlaç tedavisinden fayda görmeyen hastalara cerrahi tedaviler önerilir. Bunlar arasında minimal invaziv endoskopik cerrahilerden greenlight lazer, TUR- Prostatektomi, Robotik Transvezikal Prostatektomi sayılabilir. Büyük prostatlarda açık cerrahi girişimler uygulanabilir.
Her prostat büyümesi kansere döner mi?
Hayır ancak her prostat büyümesinde ilk olarak kanser varlığının araştırılması gerekir. Prostattaki büyüme özellikle 40’lı yaşlardan sonra dikkat çekiyor. Hastalar çoğunlukla idrar akımının zayıflaması, sık sık tuvalete gitme isteği, tuvalette tam boşaltım yapamama, gece idrar sıkıştırmasıyla uykudan uyanma şikayetleriyle hekime başvuruyor. Hangi nedenle olursa olsun üroloji polikliniğine başvuran 40 yaşın üzerindeki kişilerin muayenesinde ilk olarak, hastanın prostat kanseri olup olmadığı araştırılıyor.
Prostat kanserinin belirtileri neler?
Kendine has belirtisi yoktur fakat yalnızca ileri evrede, idrar yolunda sıkışmaya neden olabiliyor. Genel olarak geç dönemde ortaya çıkan şikayetler idrar sıklığında artış, idrar akımında zayıflama, idrar yapamama hali, kesik kesik idrar yapma, idrar yaparken ağrı/ yanma hissi ve idrarda kan görülmesi şeklindedir. Hastalığın prostat dışında kemiklere de yayılmış olması durumunda kemik ağrıları, özellikle de sırt bölgesinde, kalça, bacaklar ve kaburgalarda ortaya çıkabilir.
Prostat kanseri tanısı için ne gibi taramalar yapılıyor?
Kansere yönelik taramalar; elle muayene ile prostat kontrolü ve kanda PSA incelemesinden oluşuyor. PSA’nın görevi tamamen meniye karışmak olsa da 40’lı yaşlardan sonra kana karışan kısmı artmaya başlıyor. Bu da prostatın büyümesine, iltihaplanmasına, ileri yaşa ya da kabukta kanserli doku bulunmasına bağlı olarak kana karışmasına yol açabiliyor. Eğer bu incelemelerin sonucunda bir risk olduğu düşünülürse, prostat biyopsisi alınarak araştırma tamamlanıyor. Kanser olasılığı ortadan kalktıktan sonra ise hastanın idrarla ilgili şikayetlerinin ne sıklıkta ve şiddette olduğu değerlendiriliyor.
MR – TRUS Füzyon yöntemi nedir, tanıda nasıl bir avantaj sağlıyor?
Klasik biyopsi yönteminde, Trans Rektal Ultrason eşliğinde standart bölgelerden biyopsi örnekleri alınıyor. Gelişmiş MR görüntülerini gerçek zamanlı ultrason görüntüleriyle birleştiren MR-TRUS Füzyon yöntemi ise, prostatın üç boyutlu haritasını çıkararak robot yardımıyla biyopsi iğnesini doğrudan kanser şüphesi olan odaklara yönlendiriyor. Muayenesi normal, PSA’sı yüksek hastalarda kanser oranı yüzde 25-30. Klasik biyopsi, var olan kanserlerin yüzde 70-75’ine tanı koyabiliyor. MR-TRUS Füzyon biyopsisiyle ise tanı oranı yüzde 95’in üzerine çıkıyor. Ayrıca MR-TRUS Füzyon biyopsisi hedefe yönelik yapıldığı için alınan parça sayısı az olacağından enfektif komplikasyon olasılığı daha azdır. MR-TRUS Füzyon biyopsisi sayesinde özellikle PSA yüksekliği devam eden ve tekrarlayan prostat biyopsilerinde tümör saptanmayan hastalarda klinik açıdan önemli kanserlerin yakalanma oranı yükseliyor.
Prostat kanserinin cerrahi tedavisinde ne gibi yenilikler var?
Yeni gelişmiş cerrahi ve radyoterapi teknikleri, moleküler yöntemler ile hedefe yönelik ajanlar, kanserde kullanılan tedavi seçeneklerini artırıyor. Son zamanların en önemli gelişmelerinden biri olan ve “geleceğin cerrahisi” olarak adlandırılan robotik cerrahi de prostat kanseri tedavisinde en başarılı uygulamalardan biri.
Prostat kanseri tedavisinde robotik cerrahi büyük avantajlar sağlıyor. Geleneksel yöntemlerle yapılan prostat ameliyatları için büyük bir kesi gerekirken, robotik cerrahi uygulamasıyla karın boşluğuna küçük bir kesiden girilerek işlem gerçekleştiriliyor. Bu cerrahi yöntemde, 12 kat büyütülen ve üç boyutlu sağlanan görüntü, birçok yönde hareket edebilen mikro aletlerle yapılıyor. Dolayısıyla yüksek çözünürlüklü ve 7 derece hareket edebilen enstrümanlar yardımıyla robotik prostatektomide kanserli prostat dokusu daha net görülüp temizlenebiliyor. Öte yandan robotik radikal prostateknomi ameliyatlarında da üç boyutlu kameralar sayesinde ameliyat yapılan bölge büyütülebiliyor. Bu sayede kanamalar da daha net görebildiği için erken durdurulabiliyor. Elbette robotik cerrahi sisteminin tamamen robota bağlı bir uygulama olmadığı unutulmamalıdır. Ameliyatı gerçekleştirecek cerrahın, radikal prostatektomi ameliyatındaki cerrahi deneyimi de son derece önemlidir.
Robotik cerrahiyle cinsellik ve idrar sorunları ortadan kalkıyor mu?
Eğer hastanın yaşı 60’tan küçükse ve iki taraflı sinir koruyucu teknik uygulanmışsa, robotik cerrahi tekniği ile radikal prostatektomi ameliyatından sonra ilaç almaya gerek kalmıyor. Robotik cerrahi yönteminden sonra cinsel fonksiyonunu gerçekleştirme oranı %80-90, idrarı normal şekilde tutabilme olasılığı ise %96-98. Robotik cerrahinin sağladığı avantajla sinir korumadaki ve idrar tutma kaslarını korumadaki cerrahi performansın da artması sağlanıyor. Böylece cinsellikten sorumlu sinir ve damar demeti daha iyi korunabiliyor. Bu da özellikle cinsel yaşamının devam etmesini isteyen hastalar açısından büyük önem taşıyor.